EtsGroup

Home
yaz bitti
kader bizim elimizde
SIIRLERIM
siizin duygularnz
adreslerim
resim ve siirler
memleketim

EtsGroup santral intercom ve güvenlik kamera sistemleri Web Adresimiz : http://etsgroup.com.tr

img039.jpg

Hayat dediğimiz olguyu
Ben güne benzetirim.
Ne bir saniye uzun
Ne de bir saniye kısa...

Biraz düşünün.
Sabahın ilk ışıklarında
Doğar gün
Taze saf yumuşak
Bir kucaklaşmayla.
Yükselir yavaş yavaş sonra,
Dağların, tepelerin,ağaçların üzerinden.
Eriştiğinde doruğa
Artık tamamlamıştır doğuşunu.
Gün ve Doğa bakışır bir an; sonra
Günün sıcaklığı iner yavaş yavaş
Doğanın yüreğine.

Ve filizlenir Ölümsüz aşk tutkusu.
Kor olur Günün ateşi
Doğanın yüreğinde.
Onunla bütünleşir toprak,
Çiçekler,ağaçlar,insanlar
Şahittir bu tutkuya.

Kısaca …
Doğa aşık olmuştur güne.
Saatler biribirini kovalar,
Sonra saniyeler geçer geri sayıma.
Ve gün doğaya
Veda eder sessizce.
Geldiği gibi
Vakur ve sakin bir tavırla
Süzülür aralarından
Dağların tepelerin ağaçların.

Dallara tüneyen kuşlar,
Onu uğurlamak için yükselirler göklere.
Gün batımı zamanı gelmiştir artık….
Büker çiçekler boynunu,
Doğa sevgilisinin ardından
Sessizliğe gömülür.

Uzaklardan
Duyulur bir guguk kuşunun hıçkırığı
Gün son defa bakar sevgilisine..
Ve gömer kendini karanlıklara..

Hayat da böyle değil midir? ..
Ya bizler...
Nice sevgililer gün batımı gibi
zamansız ayrılırlar birbirinden...
Hayat gün gibidir,
Zamanı şaşırmaz bir an.
Sessiz ve sorgusuz doğar ve batar.

Sevgim tarifsiz benim,
Hani derler ya ölürcesine...
Ölümde tarifsiz kalır,
Sevdam ruhların ötesine...
Kalbimde volkanlar,
Dayanılmaz acılar her yanımda...
Senle var olan dünyamı,
Yaşıyorum hayal dünyasında...
Yok yok ben sensizliği hiç yaşamıyorum,
Sen olmasan da yanımda...

Sevdamı her anlattığımda,
Eksik kalıyor bir yanı...
Ne yazsam sana az,
Ne söylesem eksik bir yanı...
Sevgim o kadar büyük ki,
Dindirmiyor gözümdeki yaşları...
Hani bir anlayabilsen,
Sana anlatamadıklarımı...

Böyle bir sevdayla sevmisim seni,
Akıllara zarar şekilde...
Hani normal sayılmam ben,
Kabul edeceksen et bu şekilde...

welcome004.gif

ANKARA
SİNAN ÇİFTÇİ

resim_362.jpg

ANKARA
SİNAN ÇİFTÇİ
DÜĞÜNDEN HATIRA AYKUT CAN GENÇ


Gittin...

Ben arkandan sadece baktım.
Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
’’gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen, sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...’’ diyecektim sana.
Konuşamadım...

Gittin...
gidişini görmemek için gözlerimi kapattım.
Öğlesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu,
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözümden.
Ağlayamadım...

Gittin...
gidişini önlemek için tutmalıydım ellerinden.
Ellerim değilmiydi her dokunuşunda seni ürperten?!
ürperirdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kes tutsam ellerini,
gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım...

Gittin...
bir yıkım gibiydi gidişin.
Sen adım, adım uzaklaşırken benden çöküp kaldı bedenim olduğu yerde.
Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kes yenilmişti.
Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıydım.
Kalkamadım...

Gittin...
oysa ben geldiğin gün gideceğini biliyordum.
Hazırdım gidişine.
Kaçak zamanları yaşıyorduk.
Zaman bitecek ve sen gidecektin.
Bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden devam edecektim.
Edemedim...
Başlayamadım...

Gittin...
bir şey söyledin mi giderken?
‘KAL’ dememi istedin mi?
Son bir kez ‘ SENİ SEVİYORUM ’ dedin mi?
‘BEKLE BENİ DÖNECEĞİM’ dedin mi?
Beynim öylesine uğulduyordu ki...
Duyamadım...

Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi.
Binlerce kilometre uzaklarda dahi olsan,
iki metre ötemde de fark etmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluğun duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...

Gittin...
unutulanların arasına katılmalıydın.
Anıları bir sandığa koyup hayatı
bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı,
bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...

Gittin...
bir okyanusun ortasında,
tek küreği kaybolmuş
sandalda dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim artık.
Bil ki; Sevmekten vazgeçmedim seni,
bil ki seninle birlikte sevdanıda taşıyacağım yüreğimde.
Bil ki seni...
unutamadım...

iste sevismek bitti
ölüm gibi devam ediyor gece

ask henüz gidilmemis bir ülkedir, diyorsun
ne kadar uzak gitsen çikamazsin teninden
kendinden çikamazsin ne kadar yakin gelsen

sessizce dinliyorum gecenin çanlarini
açik bir yara gibi çaliyor çanlar
vuruluyor sesinde çanlarin hayvanlari

çikamiyorum senden ne kadar uzak gitsem
sana varamiyorum
ne kadar yakin gelsem

gözlerinde
acinin ürperen tenini oksuyorum
nereye akar, hangi ölü denize
istiridyeden koparilan incinin kani
biliyorum

ölüm gibi devam ediyor gece
susamis bir yangini söndürerek kalbimde
çekiyorum körelmis bir atesin bayragini
sesindeki çanlarin en yüksek kulesine

kapaniyor gecenin agir kapisi
sonsuz mavi bir cam kiriliyor içimde

öpüyorum
öper gibi gözlerini son defa
ölüm gibi bir askin gözyaslarini

                         İNCÜVEZ DERESİ
 İçinde bir sır gibi saklarsın biliyorum nice aşklara sevdalara şahitliğin var.
  oysa benim her yanına geldiğimde aylardan haziran günlerden  hangi gün saatin kaç olduğunu bilmediğim bir andır ama her sana baktığımda hatırlatır bana işte o gördüğün cumhuriyet ilk okulu  burası eski bir mapus hane bu okulsa ilk oy kullandığım yer diye   oysa ben   hala okuduğu okul sevdanın yeşer diği yer diye anıyordum  incüvez deresini her seferinde adını sorup her seferinde yeniden dinliyordum o geçmiş hikayeyi o da hiç itiraz etmeden bıkmadan usanmadan  on yedi yıldır her seferinde aynı cevapları veriyordu  oysa ben yeniden seviyor  yeniden aşık oluyordum her seferinde   esmer tenine uzun boyuna sevgiyle dolu  yüreğine ve bana sabırla tahammul edişine bense bütün gizliliğimle sırlarla dolu hayatımla öylesine yeniden seviyordum sadece incüvez deresi şahit oluyordu bu dünyadan kopuk . yaşamaya dermansız ölüme koşar adımlarla gidişimi
                                       18/06/2007

Sana Geldim
|zamanı çözmek güçtü
koştururken gece yarısı rüzgârlarına
beklenen;
yağmur sonrası doğacak güneşti.

bütün gece düşündüklerimi
göğsümün sol çekmecesine yerleştirdim
özenle seçtiklerimi
nefesime kattım.

pencere pervazlarına dokundum
usulca sevecen
ve duydum sesini yalnızlığın...

kimselere söylenmemiş
sözlerle
sana geldim.

img036.jpg

AY KARANLIK
 
Maviye/Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine/Rüzgarda asi,
Körsem/Senden gayrısına yoksam
Bozuksam/Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
Itten aç/Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille/Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş
Etme gel,
Ay karanlık...

Film Roll

BİR AKŞAMÜSTÜDÜR
 
Bir akşamüstüdür şarabî
Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur.
Sen çocuk tulumunda
Matbaa mürekkebi
Rüsva olmuş ellerinin emeği,
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur.
 
Bir akşamüstüdür katil, muhteşem
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,
Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.

Ahmet Arif

HANİ KURŞUN SIKSAN GEÇMEZ GECEDEN
 
Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu...
 
Demdir,
Derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş, canım,ölünmüş
Murad alınmış...
 
Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
 
İçim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı,kınsız,uyanık,
Ve genç bir mısradır
Filinta endam...
Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...
 
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...

yine seninle geldi hayat

   Bazen deryanın ortasında susuz kalmış bir kaptan
Bazen  semalarda  havasız kalmış bir pilot
    Bazen  çöl ortasında kuru bir gül
Bazen  güneşin altında karanlıklara boğuluyorum
                                 Soner TEMUR

-     -----------Beş paralık olmuş aşklar---------------
     Bu gece hüzün dolu yüreğim, uyku  girmedi gözlerime biliyorum sebepsiz değil uykularımın kaçışı.
bir sevdanın yarası var yüreğimde durup durup kanayan .
--
            beni sana getiren hislerim ikimizde aynı patikada buluşturmuştu tıpkı eski günlerdeki gibi ,
        ürkek bir çeylanı andırıyordu tereddütle  bakışımızı oysa ne çok özlemiştik ne çok istiyorduk bir birimizi
    sanki dokunsak bozulacaktı o büyülü sevda
kaçamak bakışlarla titreyen yüreğimizle kahkahalı ağlayışlarımızla gözyaşlarına   boğulduk ikimizde
-      hiç bir şey konuşmadan  doyasıya  yaşadık bir birimize olan özlemimizi
 ---------ikimizde biliyorduk bizi bizden uzak tutan  dokunmamıza izn vermeyen utandıran bir şey vardı
        Geçmişimizle kirletmiştik o güzelim sevdayı ihanet etmiştik
  dokunsak bozulacaktı  o büylü aşk

 
 erişilmezsin  güzelim biliyorum gökteki yıldız kadar uzak
güneş kadar sıcak ilk bahar yağmurundan sonra açan gök kuşağı gibi erişilmezsin biliyorum ama elimde değil maral gözlüm ben güzeliliği erişilmez   olanı seviyorum
                                                                                                    
                                                     soner Temur
                                               24/03/2007.....04.30.

 bazen kahkahayla gülüşler ürkütür insanları ayıplar
utanılacak bir  şeymiş gibi ayıplarlar hiç bilmezlerki o içten
candan gülüşler kim bilir bir daha nezaman düşer insanın yüregine ne zaman coşturur bir daha
  kaybolur gider o şahşahalı günler sessilikler alır yerini
artık yalancı tebessümlerle avutursun kendini
oysa bakışlarında gizlidir o eski gülüşlerin derinden bir iç çekip
anımsayışın bellidir bakışlarında konuşmasanan  sessiz kalsanda  hayata.
   bir sessiz filim gibi geçer hayatın gözlerinin önünden
sahnede sen izleyicisi sensindir artık kimse bilmez derindir
.anlatılmaz yaşanır.
                                                    
 
                                         sonertemur
                        16/03/2007
   

mutluluğun tadı damağınızda kalsın bu hafta..........
                           
                           İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş...
                           Hep şikayetçi hep bıkkınmış...
                           Birgün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler...
                           Saklayalım, zor bulsunlar...
                           Zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlar
                           tartışmaya...
                           Sorun büyükmüş...
                           Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü...
                           Kimisi:
                           '' Everest'in tepesine saklayalım'' demiş, kimisi:
                           '' Atlas Okyanusu'nun dibine'' demiş.
                           Tac Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası...
                           Bir hastanenin yenidoğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi..
                           Sigara paketi, lale bahçesi...
                           Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş...
                           Derken meleklerden biri:
                            '' İÇLERİNE SAKLAYALIM '' demiş...
                           '' Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!!!''
                           İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış...
                           Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor.Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk...
                           Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde... Bu yüzden
                           gözünüz hep içeride olsun...
                           Siz dışını boşverin, içine bakın...
                           

.
.
Bitti O Sevda..
.
Bitti o sevda kesildi cigliklari martilarin
Su gibi bitti, suya karsit gibi bitti
Itti kiyiyi adina deniz dedigimiz birsey
Unuttuk ikimiz de her turlu yetinmezligi
Kaybetti kumarda gozlerim
Kaybetti kumarda gozleri.

Bir koru ruzgarlandi gogus boslugumuzda sanki
Uzaklasti agaclar birbirlerinden
Yakinlasti agaclar birbirlerine
Yani her soluk alip verisimizde bizim
Bir mekik gibi kalbin
Bir mekiki gibi kalbim
Isleyip durdu bu yitikligi yeniden.

Ne kaldi
Farkinda misin bilmem
Gunduzler..
Gunduzler biraz azaldi.
.
Edip Cansever

Korku
.
herkes baska olur bir baskasiyla
serin tutulmus iceri
koyu tutulmus disari
yolculuk bu
bilinmez getirdikleri
yolculukla genclik arasinda
catilmis mitoloji
her hikâye oradan gecer dünyaya

yillar önceydi hani,
sahilde uzun bir gece, sabaha karsi, ortalik aydinlaniyorken
birdenbire
kararlastirilmamis gözlerle bakmistik dünyaya
sanki derin, kör yorgunlugumuzdan siyrilip
ilk kez görüyorduk her seyi
büyülenmistik, saskinligimiz korkutmustu bizi

kisik sesle, Daha aksamdan baslar sabahin yolculugu,
demistin.)
Sanki zaman koyup gitmis bizi burda.

sabahina cekip gittin, ben degildim korktugun biliyorum
sen, zamanin gectigini
ve dünyanin korkulacak bir yer oldugunu o gece kesfetmistin.
(Agustos-Ekim 1997, Baskalarinin Gecesi)
.

.
.
Seni Sevdim
.
Seni sevdim,
Seni birdenbire degil usul usul sevdim.
'Uyandim bir sabah' gibi degil,
Öyle degil nasil yürür özsu dal uçlarina
Ve gün isigi sislerden düssel ovalara...
Seni sevdim...
Artik tek mümkünüm sensin.

.
.
Haberin Olmaz
.
Bir gece ansizin rüyana girip
Bir ömür yasarim haberin olmaz
Seninle bir güne bir ömür verip
Sevdana kosarim haberin olmaz

Yagmurum; günesin ardindan gelen
Ferhat'im ugruna daglari delen
Belki bir mendilim yasini silen
Derdine düserim haberin olmaz

Bir sarki olurum senin dilinde
Dikensiz bir gülüm belki elinde
Belki bir yagmurum bahar yelinde
Saçini oksarim haberin olmaz

.
.
*******Feryatlar Firardaydi....! (Biricik Babam Için) *******
.
Yasinler yarim kaldi ruhunun tesliminde,
Ellerin benimleydi az önce ellerimde,

Tez geldi aci haber dönüslerim güç oldu,
O kisacik varislar git gide uzuyordu,

Kapina geldigimde bir telas adimlarda
Sonra seni gördüm tüm fani bakislarda,

Göz yaslarim dizgini bosaltmisti bir kere,
Feryatlar firardaydi sarilirken Anne' me,

Sonra yanina geldim, uzanmis yatiyordun,
Yüzünde gelincikler, Cennete kosuyordun,

Hiç bir sey konusmadan alnindan öptüm önce,
Hemen mi gidiyorsun böyle alel acele,

Kefenini getirdik; cebi yok cepkeni yok
Anladim bir kez daha ölümden ötesi yok,

Yikayip ellerimle, sürdüm misler amberler,
Kardesim geliyordu, o da benden bin beter,

Ikimizde sarilip, seni son kez öperken,
Gelinin yola çikmis, ama geç ama erken,

Omuzumda tasidim hiç aklima gelmezken,
Kimler yoktu ki baba, musallaya giderken,

Namazini top yekun, kildik huzur içinde,
ALLAHIM hep çagirir kulu böyle sevince,

Mezarliklar içinde seninde yerin hazir,
Son durakta bir telas, topraklar sana nazir,

Ellerimle indirdim; yatirdim sere serpe,
Kardesimle ben hariç duruyorlar el pençe,

Ilk küregi kim kapti topragi atmak için,
Dostlarinda bir telas, senin rahatin için,

Buymus demek ki dedim topraga gelip gitmek,
Elden bir sey gelmiyor sadece sabir etmek,

Topraklara hasretin bitmedi kürek kürek
Masallarda sanirdim bir varmis yokmus demek,

Dünürüne kos yetis, bekliyor biliyorum,
Senin menzilin tamam, ben hala yürüyorum,

Günler sular misali, bilsen nasil geçiyor,
Annem helva yaptirdi, yedin diye veriyor,

Iste böyle babacigim, mekanin Cennet olsun,
Yattigin topraklara nurdan isiklar dolsun,

Kefenini getirdik cebi yok cepkeni yok,
Anladim bir kez daha ölümden ötesi yok.......!

Hani Kursun Siksam Geçmez Geceden
.
Yigit harmanlari, yiginaklar,
Kurulmus çetin daglarinda vatanlarin.
Dize getirilmis haydutlar,
Hayinlar, amana gelmis,
Yetim hakki sorulmus,
Hesap görülmüs.
Demdir bu...

Demdir,
Derya dibinde yanginlar,
Kan kesmis ovalar üstünde Mayis...
Uçmus, bir kustüyü hafifliginde,
Çelik kadavrasi koruganlarin.
Ölünmüs, canim, ölünmüs
Murad alinmis...
Gelgelelim,
Beter, bize kismetmis.
Ölüm, böyle alti okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müsis
Genciz, namlu gibi,
e çatal yürek,
Barisa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygisiz, rahat,
Otuz iki disimizle gülmege,
Doyasiya sevismege, yemege...
Kaç yol, aglamakli olmusum geceleri,
Asil, bizim aramizda güzeldir hasret
Ve asil biz biliriz kederi.

Içim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta biçagi, kinsiz, uyanik,
Ve genç bir misradir
Filinta endam...
Neden, neden alnindaki yikkinlik,
Bakislarindaki öldüren bugu?
Kaç yol aglamakli oluyorum geceleri...
Nasil da almis aklimi,
Sürmüs, filiz vermis içimde sevdan,
Dost, düsman söz eder kendi kavlince,
Kinanmak, yigit basina.
Bu, ne ayip, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yasamama sebep...
Evet, aglamakli oluyorum, demdir bu.
Hani, kursun siksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasil issiz, nasil karanlik...
Ve zehir - zikkim cigaram.
Gene bir cehennem var yastigimda,
Gel artik...
.
Ahmed Arif

Gözlerin Istanbul Oluyor Birden
.
Seninle bir yagmur basliyor iplik iplik,
Bir güzellik doguyor yüregime siirden.
Martilar konuyor omuzlarima,
Gözlerin Istanbul oluyor birden.
Aksamlardan, gecelerden, senden uzagim
Siirlerim rüzgardir uzak daglardan esen
Durgun sular gibi azalacagim
Bir gün, birdenbire çikip gelmesen.
Sarkilarla geleceksin, duygulu, ince
Yalniz gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine degince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkusagi; günde bin kere
Senin için yeni bastan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel binecegim vapurlari kaçirmak
Yapayalniz kalmak iskelelerde.
Seninle bir yagmur basliyor iplik iplik,
Bir güzellik doguyor yüregime siirden.
Martilar konuyor omuzlarima,
Gözlerin Istanbul oluyor birden.
.
Yavuz Bülent Bakiler

Sarkilar
.
Agladigini istemem ben ölürsem
Beni en sevdigin halimle hatirla
Uzak bir yerde çalistigimi düsün
Hayatta olduguma inan
Bir gün gelir kendiliginden
Geçer bütün üzüntüm.

Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün
Yeni havalarla gelir.
Gece, yagan yagmurla uyursun
Sabah, bir de bakarsin odan günesli

Her gelen vapuru, treni
Yeni bir ümitle beklemeli
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer bir sarisini seversin
Ask yasayanlar içindir.
.
Necati Cumali

Gülderen Çocuk
.
Sokakta karsilastim.
Satarken güllerini,
Alirken alin terini.
Yirtikti elbisesi,
Ayaginda terligi.

Bir kör topal babasi,
Ve mezarda anasi.
Daha on bir de yasi,
Agarmis saçi basi.

Bir amaç için yasar,
Akli fikrinde hep var
Babaciginin asi.

Köhne bir kulübede,
Kapida iskemlesi.
Giderken oturuyor,
Iskemleye babasi.

Sabahlari tez kalkar,
Erkenden ise çikar.
Cadde cadde sokak sokak,
Al yanagindan almis,
Kirmizi güller satar.

Serseriler alir bazen,
Kazandigini hepten.
Bazen gülle oynaya,
Gelir eve erkenden.

Günes batmadan evvel,
Mutfaksiz eve kosar.
Babacigina asi,
Yirtiklarini döser.

Beklenen Sevgi

Karanlıkta, zifiri
karanlıkta,
Işık arar gibi
Düştüm peşine sevginin
Bazen bir ele dokundum
Tatlı ve sıcak,
Ama çoğu kez
Boşlukta kaldı ellerim.

Çile dokudum
Hayat tezgahında
İplik iplik, lif lif
Sevgiler riyâ çıktı,
Sevgililer riyâkâr.
Yılmadım, yorulmadım
Umutla bekledim.
Bir ömür geçti
Beklemek yolunda
Ne beklediklerim geldi,
Ne de gelenler
Beklemeye değdi sonunda.

Tilsim ve Kum
.

Içimdeki hayvanin suya indigi saatler
tilsim ve kum
gümüs kadar çiplak
altin kadar bulanik
sükut ve konusmak
ve olmamis seyleri hatirlamak
Hatira diye
içimdeki hayvanin suya indigi saatler
disindaki derin uyku
dile kaçtim
cinnetinden, cehenneminden
dile geçtim
dile gelmezken
uykudayken söylediklerim
kum söndü
tilsimla dindim
.
Murathan Mungan

Tilsim ve Kum
.

Içimdeki hayvanin suya indigi saatler
tilsim ve kum
gümüs kadar çiplak
altin kadar bulanik
sükut ve konusmak
ve olmamis seyleri hatirlamak
Hatira diye
içimdeki hayvanin suya indigi saatler
disindaki derin uyku
dile kaçtim
cinnetinden, cehenneminden
dile geçtim
dile gelmezken
uykudayken söylediklerim
kum söndü
tilsimla dindim
.
Murathan Mungan

           ÖYLE ÖZLEDİMKİ      
 
 
Burnumda tütüyor ovaları dağları
Haziranda görülür tezek bağları
Kör oğlu kazan tepür kayaları
Yayla yollarını öyle özledim ki,
 
Öküzle pullukla ekin ekerdik
Talada çayırda tırpan çekerdik
Sabah namazında ota giderdik
Dirgeni tırmığı öyle özlediki
 
Zemeride tipi basardı ovayı
Tezek fıkşı doldururduk sobayı
Merekteki dişi kırık yabayı
Ambarı eşiği öyle özledim ki
 
Göllerde kurbağa ördek sesi
Koyun kuzu hoş nefesi
Çimenlerden çiçekten alır besini
Pullu kır atımı öyle özledim ki
 
Hani bacalardan kızak kayardık
Aşık oynar hem onları boyardık
Yağlı yavan ne bulursak yiyerdik
Lavaş ekmeğini öyle özledim ki
 
Büyük çayda olta ile balık tutardık
Yorulurduk çimenlerde yatardık
Çuma peynirine soğan doğrardık
Taş pağaçasını öyle özledim ki
 
Özek tero yemlik kobuğu
Çalılıkta kestiğim sepet çubugu
Çeşmeden içtiğim o soğuk suyu
Kımı turşusunu öyle özledim ki
 
Gelinler kızlar dokurdu halıyı
Emsalsiz yoğurdu peyniri balı
Köy meydanında o yorgun hali
Genci ihtiyarı öyle özledim ki
 
 

CamuşOsman da yrdiğim öğle yemeği
Azmı verdik o toprağa emeği
Emi dayı hala teyze demeyi
Bayram günlerini öyle özledim ki
 
Bambaşka olurdu yaylalarda şenlik
Çalışır çabalardık yapardı dirlik
Genci ihtiyarı olurdu birlik
Sohbeti  lisani öyle özledim ki
 
Tarla tapanında atol toplardık
Bir oyana bir bu yana hoplardık
Sonra gelir çelik çomak oynardık
Çocukluk yıllarımı öyle özledimki
 
Meleşir kırlarda kuzu koyunu
Düğünde bayramda gel gör oyunu
Temiz havasını soğuk suyunu
Çayırı çimeni öyle özledim ki
 
Morevin ağzında tahıl yıkardık
Arasıra döner köye bakardık
Tezek toplar orda ateş yakardık
 Külde patatesi öyle özledim ki
 

Bıhçı göllerinde ördeğin sesi
Top yolu  pancarlık tavsan tepesi
Oluşlar her biri tarih parçası
Temürün çayırını öyle özledim ki
 
Sabahın erkenden çıkardık yola
Dipler eteğinde verirdik mola
Hastalık yorulmak nedirki ola
Yaya yürümeyi öyle özledim ki
 
Övmüşte yaratmış sanki yaradan
Denizi görmedik kısmet karadan
Nasıl oldu biz ayrıldık oradan
Gezdiğim yerleri öyle özledim ki
 
 
 

Göle de kaşar çıldırda çeçil peyniri

Suyu bir hayattır kura nehrinin

En baş gıdasıdır yaşlının gencin

Ptekte balı öyle özledimki

 

Posofun meşurdur şeker elması

Damlada yemiştik kabak dolması

Hanak yalnızçamın temiz havası

Sarı çam ormanı öyle özledimki

 

Hocuvan hasköy mertlik gururu

İşleri düzenli özleri doğru

Bizi sevenker olsun duyuu

Dağı ovasını öyle özledim ki

 

Gurbetlik getirdi bunları dile

Kimbilir ne kadar çekeriz çile

Köyümden uzak olsamda bile

Geçen yıllarımı öyle öledim ki

 

Rasim öğretmenin konuşur dili

Görmüyor gözleri titriyor eli

Dedegül köyümdür ardahan ili

diyari ilimi öyle özledim ki

       Rasim Temur

         10.04 1997

ankara

img023.jpg

Içkiye Benzer Bir sey
.
Içkiye benzer bir sey var bu havalarda
Kötü ediyor insani, kötü
Hele birde hasretlik oldu mu serde
Sevdigin baska ye
Sen baska yerde
Dertli ediyor insani, dertli
Içkiye benzer birsey var bu havalarda
Sarhos ediyor insani, sarhos...
.
Orhan Veli Kanik
.

img040.jpg

Sil baştan yaşama sansım olsaydı eğer,
Oturup saymazdım eski yanlışlarımı.
Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi.
Ve elbette, çok daha olurdu sevdalarım,
İçine az buçuk da ciddiyet katılmış.
Bu denli titiz olmazdım hiç,öyle bir şansım olsaydı eğer.
Korkmazdım daha çok riske girmekten.
Daha çok yolculuğa çıkar, gündoğumlarını kaçırmazdım asla;
Hele dağlara tırmanmanın keyfini.
Hiç bilmediğim yerlere giderdim gidebildiğince.
Doyasıya dondurma yer, boşverirdim kuru fasulyenin nimetlerine.
Öyle bir şansım olsaydı eğer,
Dertlerim de yaşamın gerçeğini taşırdı, yalnızca düşlerin değil.
İşte hani onlardan, her dakikasını verimli geçirenlerden biriydim.
Aynı an’lara geri dönebilseydim eğer,
Yalnızca iyi ve güzel olanları tatmak isterdim yeniden.

Öğrenmediyseniz hala, öğrenin artık:
Yaşam an’lardan oluşur. Sadece an’lardan....
Şimdiyi yakalayın.

Yanında termometresi, bir şişe suyu, şemsiyesi ve
Paraşütü olmadan yerinden kıpırdamayanlardan biriydim.
Ama yeni baştan yaşayabilseydim eğer,
İyice hafiflemiş olarak çıkardım yolculuklara.
İlkbahara yalınayak girer,
Sonbahara dek unuturdum pabuçlarla yürümeyi.
Hiç bilinmeyen yollara dalardım, tadını çıkarırdım gün ışığının,
Çocuklarla daha çok oynardım, sil baştan edebilseydim eğer...

Ama heyhat, seksenbeşindeyim artık
Ve biliyorum ki,..
ÖLMEKTEYİM.

Jorge Luis BORGES
1899-1986

img041.jpg

yinesensiz geçen bir gecenin sabahında yağmurun altında sırılsıklam o ıssız sokağın başındaki sokak lambasının soluk ışığı altındayım düşen her yağmur tanesiyle adını yazıyorum duvarlara .ama sen perdeni bile arlayıp bakmadın yine.
 

welcome00002.gif

Ben Sana Mecburum
.
ben sana mecburum bilemezsin
adini mih gibi aklimda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle isitiyorum

agaçlar sonbahara hazirlaniyor
bu sehir o eski istanbul mudur?
karanlikta bulutlar parçalaniyor
sokak lambalari birden yaniyor
kaldirimlarda yagmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir aksam üstü ansizin yorulur
tutsak ustura agzinda yasamaktan
kimi zaman ellerini kirar tutkusu
birkaç hayat çikarir yasamasindan
hangi kapiyi çalsa kimi zaman
arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

fatihte yoksul bir gramafon çaliyor
eski zamanlardan bir cuma çaliyor
durup köse basinda deliksiz dinlesem
sana kullanilmamis bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalaniyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun

belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir silep siziyor issiz gözlerinden
belki yesilköy'de uçaga biniyorsun
bütün islanmissin tüylerin ürperiyor
belki körsün kirilmissin telâs içindesin
kötü rüzgâr saçlarini götürüyor

ne vakit bir yasamak düsünsem
bu kurtlar sofrasinda belki zor
ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yasamak düsünsem
sus deyip adinla basliyorum
içim sira kimildiyor gizli denizlerin
hayir baska türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin..
.
Attila Ilhan

  yüreğin buruk gözlerin nemli bakışların sevgi dolu
 
gözlerin aklımda kaldı.
bakışların yüreğime bir yanardağ sıcaklığıyla aktı.
ilk defa birine koşmak istedim.
sana gelmek
seninle bir ömür yaşamak
bir ömür yaşlanmak istedim.
oysa ilk defa aynaya baktım.
traş oldum, saçımı taradm.
gözlerimde gözlerini gördüm.
hayatımı ne kadar da boş ve anlamsız harcadığımı gördüm.
ama bir şey farkettim...
bedenimin yorgun ve yaşlı
yüreğimin ise hala genç ve senin için attığını
HİSSETTİM... adını koyamadım sevgi dolu bakışlarının.

img037.jpg

vogelruni1.gif

Hani dostluklar vardır?
Yumurtanın, ak ve sarısı gibi,
Birbirlerine karışmadan,
Bir kabuk içinde, kardeş misali,
Hesapsız.

Hani dostluklar vardır?
Kağıt ve kalem gibi,
Biri yazar, biri kaydeder,
Hiç kimse, duyamaz bunu, derindir.
Sessiz, sedasız.

Hani dostluklar vardır?
Yıllardır dilden dile,
Kulaktan kulağa, nesilden nesile,
Anlatılır durur, destansı,
Kitapsız, belgesiz.

Hani dostluklar vardır?
İçinde, alım satım yapılmaz.
Yapılsada maliyetinedir,
Komisyon alınmaz.
Benim dostluğum,
Biraz buna benzer.
Kimse bir şey anlamaz.
......
Emsalsiz, kayıtsız. ÇIKARSIZ..!

sounter21.jpg

 
parmaklarının ucunda şu an hissediyormusun beni 
bir kaynak suynundan oluşan akar suyun üzerine düşen yaprak gibi :
düşürüyormusun  gülüşlerini  ve öpüşlerini sesimin üztüne
akıyormusun benimle beraber

img043.jpg

Yalniz Bir Opera
.
Ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim
Oysa bilmedigin birsey vardi sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim

Imrendigin, öfkelendigin
Kizdigin, ya da kiskandigin diyelim
Yani yasamislik sandigin
Geçmisim
Dile dökülmeyenin tenhaliginda
Kaçirilan bakislarda
Gündeligin basibos ayrintilarinda
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun,
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki.
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip,
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.

Yaz basiydi gittiginde, ardindan,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim.
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum.
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine
Çerçevesine sigmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu.

Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis.
Seni bir siire düsündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima.
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük
Usulca düsüyordu bir kagit akligina,
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima.
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha.
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan olmami isteyen' notunu buldum kapimda.
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda.
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini
Takvim tutmazligini
Aramizda bir düsman gibi duran zamani
Daha o gün anlamaliydim
Benim sana erken
Senin bana geç kaldigini.

Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri.
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti.
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay,
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti.
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza.
Adimlarimiz tutuk, yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakisiyorduk.
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik.
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açildi, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana.
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalniz yildiz gibi
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batik bir asktan geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Simdi biz neyiz biliyor musun?
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz.

Kis basliyor sevgilim
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan
Oysa yapacak ne çok sey vardi
Ve ne kadar az zaman
Kis basliyor sevgilim
Iyi bak kendine
Gözlerindeki usul sefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir seye
Upuzun bir kis basliyor sevgilim
Ayriligimizin kisi basliyor
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime.

Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak,
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak....
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar,
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara,
Çagrisimlarla ödesemezsiniz.

Disarda hayat düsmandir size
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz
Bir ayriligin ilk günleridir daha
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup
Kulak verdiginiz saat tiktaklari
Kaplar tekin olmayan gögümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu bosalmis bir havuz, fisten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz
Bakinip dururken duvarlara
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina,
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya
Kendimizi hazirlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken,
Ve kazanmis görünürken derinligimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanir bagislamasiz bellegimizde
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalir simdi
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakin olmamissinizdir intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadigini bildiginiz gibi.
Dahasi onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düsünürler.
Bittigine kendini inandirmak, ayriligin gerçegine katlanmak, sirtinizdaki
hançeri çikartmak, Yüreginizin unuttugunuz yerleriyle yeniden karsilasmak
kolay degildir elbet.
Kolay degildir bunlarla bas etmek, ugruna içinizi öldürmek.
Zaman alir.
Zaman alir sizden bunlarin yükünü
O bosluk dolar elbet, yaralar kabuk baglar, sizilar diner, açilar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O bosluk doldu sanirsiniz
Oysa o boslugu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir iliskide
O eski agri
Ansizin geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.

Zamanla yerlesir yasadiklarin, yeniden konumlanir, çogalir anlamlari, önemi
kavranir.
Bir zamanlar anlamadan yasadigin sey, çok sonra degerini kazanir.
Yoklugu derin ve sürekli bir sizi halini alir.
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamistir artik
Mutluluk geçip gitmistir yaninizdan
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden baska?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmis
Bir iliskiyi, duygularin birligini,
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi
Yani günlerimiz aydinlikken kaçirdigimiz her seyi bir düsün
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya
Simdi agir agir batiyor ve yokluga karisiyor
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadiysa
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda.

Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakisimli mevsimlerden
Ikindi yagmurlarini bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cagin bitki örtüsünden
Oysa simdi içimin yikanmis tasligindan
Bakarken dünyaya
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim:
Çicek adlarini ezberlemekten geldim
Eski sarkilari, sarhoslarin ve suçlularin
Unuttuklarini hatirlamaktan
Uzun uzak yollari tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarligin gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklariyla geçti
Gençligimin rüzgara verdigim yillari
Gökummalarin ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Yaram vardi, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmis topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Isik istiyordu yalnizligim
Kötülükler imparatorlugunda bir tek siir yazmayi biliyordum
Ilerledikçe...Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde
Ask ve Aci usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha siir bitmeden.
Karardi dizeler.
Ask...Bitti. Soldu siir.

Büyük bir saskinlik kaldi o firtinali günlerden
Daha önce de baska siirlerde konaklamistim
Agir sinavlar vermistim degisen ruh iklimlerinde
Ask yalniz bir operadir, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim.
Barbarlarin seyrettigi trapezlerden geçtim
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çikalan yollarin yazgisidir:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çogalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla degistirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda
Agir ve aci tanikliklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazilari, kara siirleri, gizli kitaplari
Ve açik hayatlari seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at degistirdim
Atlarla birlikte terledim yollari ve geceleri
Ödünç almadim hiç kimseden hicbir seyi
Çiplak ve sahici yasayip çiplak ve sahici ölmek için panayir yerleri...
panayir yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim.

Adim onlarin adinin yanina yazilmasin diye
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden
Aciyla bas etmeyi ögrendim.
Yoksa bu kadar konusabilir miydim?
Ipek yollarinda kuzey yildizi
Askin kuzey yildizi
Sanirsin durdugun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardaglar, ölü yildizlar
Ve toy yasin bilmedigi hesap: isik hizi.

Askin bir yolu vardir
Her yasta baska türlü geçilen
Askin bir yolu vardir
Her yasta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler
Gözlerim
Askin kuzey yildizidir bu
Yazlari daha iyi görülen
Ben, öteki, bir digeri ona dogru ilerler
Ilerlerim
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama
Ölü sairlerin imgelerinden kalma
Sen de degilsin. O da degil
Kuzey yildizi daha uzakta
Yeniden yollara düserler
Düserim
Bir siir yasatir her seyi yasamin anlami soldugunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemis bir siirin ortasinda
Darmadaginik imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yasamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her sey
Simdi her sey doludizgin ve çogul
Simdi her sey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Simdi her sey yeniden
Yüregim, o eski ask kalesi
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden
Dönüp ardima bakiyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her seyi hayata dönüstüren.
.
Murathan Mungan

sounter08.jpg

  •   sen içmeye kıyılmayan son sigaramın son dumanı
git gellerimin fırtınalı geçmişi
 sonunun kavuşmamak olduğunu bile bile  aykırılılıklardan
çelme yercesine toz pembe ve kahkahalı gülüşlerim
iyiki yapmışlarım olarak kalacaksın.
  •                  02 10 2005 pazar  dolma bahce sarayı
  •   sen

roses.gif

Seni Sevebilir Dostun Olabilirim

Sana hayatinda sorunlar, supheler veya korkularinla ilgili cozumler sunamam
Ama seni dinliye bilirim ve beraber cevaplari arastira biliriz...

Gecmisini, acilarini ve hayal kirikliklarini degistiremem, ne de gelecekte olacaklari,
Ama yardim etmek icin herzaman yaninda olabilirim...

Ayaginin Kaymasini engelleyemem,
Ama dusmemen icin ve tutunman icin sana elimi uzata bilirim...

Eglencelerin, zaferlerin, basarilarin ve mutlulugun benim deyil,
Ama bunlari nese icinde seninle paylasa bilirim...

Hayatta yapman icin aldigin kararlar benim deyil, yargilarinda,
Ama sana destek olabilir, cesaret vere bilir ve istediginde yardim edebilirim...

Yollarimizin, degerlerimizin, ikimizin ayri dusmesini engelleyemem,
Ama senin icin Dua edebilir, konusa bilir ve seni bekleye bilirim...

Kalbinin kirilmasini ve aci cekmeni onleyemem,
Ama seninle birlikte aglaya bilir, kirik parcalari toplamak ve yerine koymak icin yardim edebilirim....

Sana kim oldugunu soyleyemem,
Ama seni sevebilir Dostun olabilirim...

gz.gif

yıllar geçti
dökülemedi o sözcük dudaklarımdan
bu kaybediş yiter belki bir gün yüreğimde diye
ben hep sustum...
rüyalarımdaydı
seni özledim diyen uzak sesin
ve gecelerce uyanışım gözyaşları içinde
yeniden duyamayışımdandı tatlı sessizliğini
tek umudum son bir kez görebilmek olurdu seni
son kez babacım demek
son kez sarılıp sana
içime çekmek olurdu kokunu
şimdi...
şuan...
yanağımı uzatsam
öpebilecek yakınlıkta olabilr misin ?
sızlayan gönlümdeki özlemi durdurabilir misin ?
damlalarını düşüren bu yağmur altında
tutabilr misin elimi yeniden ?
bırakmaksızın...
bizi ayıran siyah göklere baktıkça
boynum bükülür
acılarım yeni bir tat bulur kendine
mısralarım ki senin içindir babacım
senin içindir;
şiirlerimin beyaz yası
_________________
Gülerseniz, dünya da güler, ağlarsanız, yalnız ağlarsınız

img038.jpg

şiirlerimi ve şiirlerinizi sizinle paylaşmaktan büyük mutluluk duyarım

welcome004.gif

    bu gece yıldızlara sordum.

o da beni severmi diye

         ......yakamozlar cevap verdi,

sevmesede sevmek herşeye değmezmi diye....

regen06.jpg

CANLI TELEVIZYON YAYINI

GİDERKEN....
Kapıyı usulca kapat giderken... Ne bir hediye, ne de not bırak. Hiçbir şey kalmasın bana seni hatırlatacak. Giderken tüm camları aç öyle çık. Senden bana hiçbir şey kalmasın. Tüm resimleri topla giderken, Sana ait olan her şeyi, Dokunduğun her şeyi, Ne olur yanına al giderken. Oyalanmadan hemen git. Çünkü ben ağlamamalıyım. "Gitme!" dememeliyim ellerine sarılıp. Güçlü görünmeliyim, umursamaz ve katı. Beni sensizliğe mahkûm edeceksen... Her şey ilk geldiğin günkü gibi durmadı evde, Sen hiç dokunmamışsın gibi... Seninle paylaştığım günlüğümü bile, Sana ait gibi, onu da resimlerle birlikte yak. İnan bana sen gittiğinde ben de, Tüm bunları yapacak güç kalmayacak. Hayatım sessiz asla eskisi gibi olmayacak. Eğer ille de gideceksen, Kapıyı usulca kapat arkandan, Mektup adresimi unut, Telefon numaramı da, Çünkü bir kez daha duyarsam sesini, Alışamadığım sensizlik, Tüm ağırlığıyla çöker üstüme. Giderken kapattığın kapı kapanır yüreğime... Gittiğinde akıtamadığım gözyaşalarım akar içime. Gidersen bir daha geri dönme.

YA DA HİÇ GİTME. AYYÜZLÜM. NE OLUR HİÇ GİTME...

asdf.jpg

Red Rose, Growing

son001.jpg

Bazen sevdiğiyle konuşmak yetmez insana
İllede yanında olmak istersin
Bazen yanında olmak yetmez insana
İçinde,kalbinde,benliğinde olmak istersin
Bazen kalbinde olmak avutmaz seni
Canında olmak istersin
Bazen yanıbaşında olsan bile
Damarlarındaki kan kadar,yakın olmak istersin
Bazen onun hayatı olmak istersin
Onun,senin için yaşamasını beklersin
Bazen hiç yanında olmasa da
Varlığı yetiyordur sana
Ne sesini duyarsın,ne elini tutarsın
Ne de damarlarındaki kansındır
Ama onun varlığı
Yetiyordur senin hayatta kalmana...

sounter03.jpg

    1. Ara Sira
      .
      Yalnizliga dayanirim da, birbasinaliga asla..
      Yaslanmak hos degil duvarlara baka baka..
      Bir dost göz arayisiyla.
      Saat tikirtisiyla.....

      Korkmam
      Geçinip gideriz biz mutlulugumla,
      ama
      'Günün aydin, aksamin iyi olsun' diyen biri olmali..
      Bir telefon sesi çalmali arasira kulagimda...
      yoksa
      Zor degil, hiç zor degil,
      demli çayi bardakta
      karistirip bir basina
      yudumlamak doyasiya....
      Ama
      'çaya kaç seker alirsin? '
      Diye soran bir ses
      olmali ya ara sira......

      22.11.2002
      .
      Elif Sebnem Akal

uk2010ro.gif

baby.gif

hissediyormusun yüreğimin ritmini hisset ne olur damarlarımdaki kanın seni bulmak için deliler gibi dolaştığını .
söylemiştim değilmi ipsiz bir uçurtmayım ben çağların çizgilerinde süzülen susma ve gözlerini kapama rüzgarım sensin düşerim yüreğinde yer varmı

..yıldız yorgan olmak isterdim kal demeni bekledim öylesine kilitlendim gözlerinden yüreğine öylesine kal demeni bekledim ne yorgan ne yastık istedim aynı gök yüzü altında yıldız yorgan olmak istedim sadece kal demeni bekledim oysa gitmemi istemişti bir gün değil bir ömür boyu  hayatından gitmemi istemişti şimdi gittim ben beni aldım gittim şimdi bir gün değil bir ömür girdi aramıza  artık ne sen bana gele bilir sin ne de ben kalbimi aça bilirim sana oysa bir mehtapta yakamozu seyretmek yıldızlardan ad tutmak bulutlardan yorgan olurdum üstüne oysa kal demeni bekledim inadına gözlerinden yüreğine kenetlenerek

   Bu gün ilk defa yüzleştim aynalarda kendimle.
ilk defa gözlerimde gözlerini gördüm bu gün yokluğunu hissettim içimde yoktun eksikti birşeyler ıssız bir çöl gibiydim kaybolmuştum kendi içimde ilk defa tanımadığım biriyle konuşmak içimi dökmek istemiştim.
haytıma şiirlerime ilk defa tarih atıyor saatlere bakıyordum24.09.2005.13.35.cumaertesi .ilk defa tarihler saatler giriyordu hayatıma.
  belkide ilk defa yazdıklarım giriyordu hayatıma
  senin yokluğunun bocalamasıydı.
acının bu kadar acı ve tarif edilemez olmasıydı kuşlar suskun çiçekler renksiz göneş bu kadar ışıksız kalmıştı belliki yüreğimdeki bu kabuk bağlamaya yüz tutmuş yarayı yine tırnaklayıp kanattı birisi .
  belkide sensizliğin ilk baharında bu kadar hüzün ve buruk bir gece ilk defa içimde sensizliği yaşıyorum ilk defa çaresiz ve sensiz.kimselere anlatamıyor kimseler anlamıyor acıyı yaşamadan acının bu kadar acı olduğunu kimseler bilmiyor ilk defa içimde sen ve sevgi olmadığı gerçeğini.
            SONER TEMUR

  1. Bir gül kalbimden sana
    Bugün sevgililer günü
    Hadi kokla yaprakları
    Ver mutluluk gülüşünü

    Tomurcuksun goncasın
    Her günümde açansın
    Sen gönül kanaryamsın
    Kalbimde şakıyansın

    Gözünde kirpikler oktur
    Aşkının izleri çoktur
    Eşin benzerin yoktur
    Gerisi yalan hep boştur

    Yüreğimdeki sevda sensin
    Sen ezelden sevilensin
    Sanki ruh'a can verensin
    Ölümüne sevilensin

    Deryalarda denizlerde
    Gecelerde gündüzlerde
    Her yudumda her nefeste
    Yaşatırsın her istekte

    Sensin hayatın adı
    Sensiz olmaz ki tadı
    Mutluluğum hep sensin
    Çünkü seviyorum seni

pf12_tn.jpg

Insan Telefon Defterini Temize Çekerken Bazi Isimleri Eski Defterinde Birakir
.
Onlar artik birdaha asla aranmayacaktir.Garip bir hüznü barindiran bu
silik isimlere bakilir bakilir.Kimi okuldan sinif arkadasinizdir, kimi
çok çabuk unutuverdiginiz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca herseyi
ama herseyi paylastiginiz birisi; yada istifa ettiginiz bir yerden bir
arkadasiniz! Soyadlari sorulmamis birsürü hatirlanmayan isimde vardir
defterde; ve süphesiz üstünde isim olmayan telefon numaralari korkunç
bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çirpida ortadan
kaldirilir.

INSAN TELEFON DEFTERINI TEMIZE ÇEKERKEN BAZI ISIMLER ÜZERINDE DURUR.

Onca zaman sonra birkez arasaniz, sesini duysaniz... Ona edilebilecek
bir çift sözünüz yoktur! Birlikte gittiginiz filmler, meyhaneler, evler
birbirinizi yillar sonra özlemenizi saglayacak sevgiyi asilamamistir
size.Yalnizca bir isImdir simdi o.Temize çekerken atlarsiniz
hemen.Derhal çevirirsiniz sayfayi telasla, alalacele.Oh, isim geçmiste
kalmistir.

INSAN TELEFON DEFTERINI TEMIZE ÇEKERKEN HAYATINIDA SORGULAR!

Hangisi ihanet etmistir, hangisi yalvarmistir kendisini birakmamaniz
için; hangisinin birsüre sonra arkanizdan konustugunu duymussunuzdur;
hangisi sizi en güzel öpmüstür; hangisi rüyalariniza girmistir, hangisinin
ayak parmaklari ilginizi çekmistir, hangisine hediye alirken zorlanmissinizdir, hangisiyle en hararetli tartismalara girip kavga etmissinizdir, hangisi için
sabahlara kadar içip içip aglamissinizdir? ! ...

Dogrular, yanlislar, hatalar, tutkular!

Birlikte EDIP CANSEVER okudugunuz o insanlar, solmuslardir.

INSAN TELEFON DEFTERINI TEMIZE ÇEKERKEN YALNIZLIGINIDA KANITLAR.

Bütün bu insanlar simdi nerede, ne yapmaktadirlar? Saat elbette
dört'tür! Paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine
dönmüstür. Ters dönmüsüzdür. Bu tekbasinalik ve bu isim katliami
aslinda size ters gelir... Çalan telefona bakarsiniz.Acaba? Acaba telefon
defterini temize çeken bir arkadasinizin son anda kurtarma çabasi midir?

Bir iki kirik sözcük, yarim yamalak bir bulusma, belki...

Bilemezsiniz...

LÜTFEN, AMA LÜTFEN TELEFON DEFTERLERINIZI KAYBETMEYINIZ...
.

Kimsesizdi Asilligin
.
Kimsesizdi asilligin
Soyu tukenmis masal kuslari gibi
beklerdin beni dukkanlarin onunde
sokak koselerinde...

Kimse sigamazken kendi gecesine
sen kapilarin onundeki
sahipsiz dalginliga vurulurdun

Cok iyi bildigin bir meyhaneydi dunya
duslere karsi yasanan...

Tehlikeliydin, kimsesizdi asilligin
en kirli yerde
arardin sevgiyi...
en dipte...

Hayatin en unutulmus yerinde...
.
Cezmi Ersöz








siir10032.jpg

img027.jpg

.ARTIK SAZ ÇALIMIYOR TÜRKÜ SÖYLEMİYORUM
ŞİİR YAZMIYOR KİTAP OKUMUYORUM
KIRLARDA KOŞUP ÇİÇEK TOPLAMIYORUM
YAĞMURDA ISLANIP GÜNEŞİN AÇMASINI BEKLEMİYORUM
GECE UYUMUYOR AMA YILDIZLARIDA SEYRETMİYORUM
ÇÜNKÜ SEN YOKSUN YA HİÇ BİRİNDE HUZUR BULAMIYORUM
TANIMAK İSTİYORUM SENİ
MERAK EDİYORUM SENDEKİ BENİ
AÇ YÜREĞİNDEKİ PENCEREYİ
BAK YÜREĞİMİN İÇİNE
GÖR BAK BENDEKİ SENİ

DÖK İÇİNDE NE VARSA
ESKİ SİYAH BEYAZ RESİMLERİNİ
KOY MASANIN ÜZERİNE
PAYLAŞALIM BU ANI SENİNLE


.
.
Istanbul'u Dinliyorum
.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavas yavas sallaniyor
Yapraklar, agaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucularin hiç durmayan çingiraklari
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Kuslar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çiglik çiglik.
Aglar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadinin suya degiyor ayaklari;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Serin serin Kapaliçarsi
Civil civil Mahmutpasa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarinda ter kokulari;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Basimda eski alemlerin sarhoslugu
Los kayikhaneleriyle bir yali;
Dinmis lodoslarin ugultusu içinde
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Bir yosma geciyor kaldirimdan;
Küfürler, sarkilar, türküler, laf atmalar.
Bir sey düsüyor elinden yere;
Bir gül olmali;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali.

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali;
Bir kus çirpiniyor eteklerinde;
Alnin sicak mi, degil mi, biliyorum;
Dudaklarin islak mi, degil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doguyor fistiklarin arkasindan
Kalbinin vurusundan anliyorum;
Istanbul'u dinliyorum.
.
Orhan Veli Kanik
Animsamak Kuslari
.
I

çatilarin üzerinde yürürdü serçeler
kanatlarindan günisigi dökülürdü
cigerleri sökülür gibi öksürürdü
yokusa vurdukça erkenci isçiler

ekmeginin yanina günesi koyup
usulca bakkaldan çikan çocuk
bir çift kanat açardi kösede
ben dönerdim geceyarilarindan
üstüm basim çatisma içinde

sardunyalarin arasinda pencerede
sen taze bir badem gibi dururdun
beni her sabah böyle vururdun
çekip gözlerine mahmur bulutu

günaydin derken salt dudaktin
biri seni mutlaka öpüyordu
bana mi öyle geliyordu
sen mi çok ufaktin

saçlarinda miniminnacik papatya
ardinda çiçek bahçesi
ayip bir söz gibi yürürdün
gözlerimi alip götürürdün
körleme kalirdim

gidisini görüp de dönüsünü beklememek olur mu
beklerdim tahtaya gömülen çiviler gibi
bluzunun altinda kanatlanan çifte kumruyu
biraz köylü biraz burjuva
sanirim kalçalarindan almisti
o felaket huyu


II

kimdin neydin neciydin
benim fikrim yoktu
senin yasin ve korkun
kimi vakit konugu olurdun
duvar diplerinde kalles
ölümlerin kokladigi evimin

tomurcuklari patlayan bir dal gibi gülerdin
kahve içtigimiz fincana
pencereye kilime duvara
tabakta dilimlenmis elmaya
çin çin mavi saçilirdi
en olmadik yerde etegin açilirdi
aklim karisirdi

ne mümkündü görmemek hissetmemek
incecik parmaklarinda askla tüterdi
deger degmez dudaklarina
bütün sigaralar erkekti


III

sen hep oralardaydin küçük hos görüntülerinle
ben yüzümü rüzgara verirdim
saçimin her telini uzak mavilere götüren
denize dönerdim sonra
sirtinda dalgalar yürüten

terim sogurdu
bir köpek namlu ensekökümde dururdu
iskence suradaydi cezaevi burada
yürürlerdi benimle yürüsem
uzansam yatarlardi yanima
onlar benim gölgelerimdi
bir önüme düserlerdi
bir ardima


IV

kapandi üstüme geceyarilari
polisler sürüklüyordu beni
kent boydanboya susuyordu
bulvarda bir agaç
gürültüyle kusuyordu

kapandi üstüme geceyarilari
sen yoktun
okul arkadaslarimin adini
telefon numaralarini sinema kapilarini
öptügüm ilk kiz gibi
içtigim ilk sigara ilk içki
çiktigim ilk afis gecesi gibi aklimda tuttum
bir senin adini
adini unuttum


animsamak kuslari



biçak uçmalari
.
Nevzat Çelik
.
.

daha çok siir için TIKLAYIN